bir davayı karara bağlamak
Fiil
bir konuda taraf tutmadan karar vermek
Fiil
bir suçlunun cezasını vermek
Fiil
bir güçlüğü halletmek
Fiil
bir şikâyetin icabına bakmak
Fiil
bir şikâyeti halletmek
Fiil
bir parti başkanı ile gizli anlaşma yapmak
Fiil
bir sorunu çözümlemek
Fiil
bir ricanın çaresine bakmak
Fiil
rica çaresine bakmak
Fiil
bir isyanı bastırmak
Fiil
bir konu üzerinde çalışmak
Fiil
bir firma ile peşin ödeme karşılığı anında teslim anlaşması imzalamak
Fiil
bir başvurunun gereğini yapmak
Fiil
bir siparişi karşılamak
Fiil
bir siparişi yerine getirmek
Fiil
birinin icabına bakmak
Fiil
biriyle ticaret yapmak
Fiil
birine liyakatına göre davranmak
Fiil
birşeyin ticaretiyle uğraşmak
Fiil
birşeyle başa çıkmak
Fiil
birşeyi çözmeye çalışmak
Fiil
başkentteki karışıklıkları halletmek
Fiil
en acil şeylerle uğraşmak
Fiil
ilgilenmek, incelemek, ele almak, alâkadar olmak, uğraşmak, meşgul olmak, başa çıkmak.
There are too many problems for us to deal with: Uğraşacak pek çok sorunumuz var.
Botany deals with the study of the plants.
Children are tiring to deal with: Çocuklarla uğraşmak yorucu bir iştir.
How do you deal with a drunken man?: Sarhoş bir adamla nasıl başa çıkılır?
sana sonra göstermek ririm
biriyle araya mesafe koyarak iş yapmak
Fiil
bir işlemin tarafların birbirleriyle ilişkisi yokmuş gibi yürütülmesi
birine karşı adil davranmak
Fiil
birine sert davranmak
Fiil